21 Mart 2012 Çarşamba

büyükşehir

kim  büyük bir şehirde doğmak isterdi ki yahut böyle bir şeye gerçekten gerek var mı artık. büyüdük ve global bir köy olduk en nihayetinde. nerde doğduğunun bir önemi yok, ya biraz fazla karbondioksit solursun çocukken ya da biraz fazla oksijen. ya kendini hiç bitmeyen bir debdebenin içinde oradan oraya savrulurken görürsün ya da hiç bunun farkında değilsindir.

büyükşehir, insanın kanını kurutan bir canavar, biz de prometehus gibi zincirliyiz bir kayaya her sabah yeni bir umutla başlıyoruz, ya da sisifos gibi her gün sırtımızda koca bir kaya kütlesi bir dağa tırmanıyoruz.

şehirle bir alışverişimiz kalmadı esasında büyüdük, eğitimimizi tamamladık. maalesef kimse bir pencerenin önüne oturup etrafı, insanları izlememize izin de vermiyor. nedir bu koca şehirden daha alacağımız diyecem ama biz alacaklı değiliz ki hiç bir zaman da olmadık. bir sayıyım ben bu koca şehirde bazen telaffuz edilen o kadar. ötesi yok.

             BÜYÜKŞEHİR
tanrıça büyükşehir tükürdü attı bizi
bu ıssız taş denizine
bıraktı yüzüstü,biz ki
soluğunu çekmiştik içimize

oruspu büyükşehir bize göz etmişti
yumuşak,çürümüş kollarına girdik
aksak topal geçiyorduk acıyı sevinci
acınmak istemedik

anamız büyükşehir şefkatlidir ve iyi
boş muyuz, yorgun muyuz
o geniş kucağına alır da bizi
ve org çalar bir rüzgar,üstümüzde sonsuz.


WOLFGANG BORCHERT

Borchert'ın güzel şiirlerinin yanı sıra bir de manifestosu vardır. sadece bir parçasını yazayım gerisini bulmak zor olmasa gerek.

"sen. tezgahın arkasındaki kız, büroda çalışan kız. yarın sana el bombalarını doldurmanı ve keskin niçancı tüfeklerine dürbün takmanı emrederlerse , yapacağın tek şey var: HAYIR de!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...