25 Eylül 2018 Salı

Fener

Karanlığı yokluyorum
Yazdan kalma çiçekleri arıyor parmaklarım
Boşluğu biriktirmek istercesine
Ayaklarım geziniyor

Hangi pazartesiyi kaldırsam
Altından uzun sürmüş bir yaz gecesi çıkıyor
Mavi beyaz duvarları anımsatıyorlar bana
Gitmek istediğim deniz fenerlerini

Dünyanın kenarından sarkıyorum
Bedenim uzuyor tarifsizce

Sanki binlerce yıldır bekleyen fenere gitmek
Bir deniz ortasında sevdaya sürüklenmek gibi
Havaya karışan bir şeyler var
Çiçekli şapkam gün ışığına çıkacak
Yol devam etmeli

23 Eylül 2018 Pazar

yol

Bir kez daha gördüm, ben uzak bir diyara varmaya çalışırken düşündüklerim beni hiçbir yere ulaştırmıyor. Sadece ben ve yol varız zamanlı zamansız gidiyoruz. Adımladığımız toprak geçtiğimiz düş başka başka yollara açılan geçitler.

Ben kendi yolumda ilerliyorum yanımda yamacımda kimse yok. Biten zaman duran zaman ıssızlığın perde arkasını çekiştiriyor yıldızlar. Gece bulduğumu sabah yitiriyorum, ayaklarım hızlı değil yarım yaşanmışlıklarla günleri eskitiyorum sadece.


15 Eylül 2018 Cumartesi

kıyı

Kıyılarda dolaşıyorum
Denizler boyu
Uzayan - sürüklenen- bir günün
Gecesini bekliyorum
Çocukluğun yıldızları
Yerini alsın diye

Kimileyin gelir kimileyin giderler
Uyuyana dek beklerim

(30.03.2017)

5 Eylül 2018 Çarşamba

Haliç

Bir geceden taşan yıldızlar
Ufkun ardında birikiyor
Ay ışığı penceresi yokuş aşağı
çatıları gözlüyor
Her şey ayaklanıyor geceden sabaha
Ellerimin içindeki el yüreğimi tutuyor

Renkleri karışıyor dünyanın
Daha çok mavi daha fazla kırmızı
Bir balığın ağzını sıcaklığı dolaşıyor
Kırmızı avlulu mabetlerde
Gölgeler çekiliyor sokaklardan
Haliç'in kör balıkçısı ağlarını toplarken

Sokağın sesleri deniz kokusu
Eski semtlerin kendinden taşan coşkusu bulaşıyor
Ayaklarıma
Yokuşlar inip çıkıyorum
Renkli kapı önleri karşılıyor beni her defasında
Hangi kapıdan geçsem başka bir hikaye
Az konuşulan çokca dinlenen bir vakit
Yüzlerimiz sonsuz parıltıda her an
Tekrar ışıldayacak.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...