21 Şubat 2018 Çarşamba

Animal Triste

İnsan yaşamı bazı değişkenlerle beraber düşünüldüğünde alabildiğine karmaşık bir hale gelebilecek bir yapıdadır. Zihnin kıvrımları arasında dolaşan duygular bazan bazı yerlerde kendilerine korunaklı yerler bulup, orada uzunca bir süre kalarak hükümranlığını kurabilir hale gelebiliyor. Takıldığımız nokta genelde yaşamın bizden en çok esirgediği, bir türlü sahibi olamadığımız arzularımız ve isteklerimiz oluyor. Bir sonraki basamağa geçemiyoruz, hep aynı kıvrımdayız kenetlenmiş bir vaziyette duygumuzla beraber kalakalıyoruz.

Dünya'nın yaşanılır bir yer olmasını istiyoruz,
Dünya'nın bizim için yaşanılır bir hal almasını istiyoruz,
Dünya üzerinde kaygısız, güvenli adımlar atmak istiyoruz
Dünya bizim için de dönsün istiyoruz

Dünya'nın umuru mu bunlar, üzerine çizdiğimiz hayali enlemlerin- boylamların bile farkında değil, halbuki biz neler tasarlıyoruz, bir adım ötesine geçemeyeceğimiz çizgi bizim zihnimizde bir duvara dönüşüyor. Duvar. Kitabın ana mevzularından biri hiç kuşkusuz, dünya'nın ortasından yükseltilmiş ve  doğusundaki ile batısındakini keskin bir bıçak gibi ikiye ayırmış. Sen hangi hayalin peşinden koşarsan koş duvar seni bekler bir savrulmadan bir çarpılmaya zaman akar. Berlin, ikiye bölünen kent    
yaşanmış tüm kırık dökük hikayeleriyle bir baş yapıt.

Zihnimizde olur her şey, yaş alırız , hiç bitmesini istemediğimiz bir anı yıllarla beraber süsleyip püsleriz. Yıllar anların aktarımıyla çoğalır, kendinden menkul bir hafıza hep aynı anıyı püskürtür yüzeye, sıcak bir doku yayıldıkça yayılır dışımıza. Sorsak bulabilir miyiz cevabını acaba hayır yani nedir, ne menem bir şeydir şu yaşam, hayat dediğimiz karmaşa. Biz durmadan durmayacak gibi ama öyle de değil.

"Hayatta aşktan başka hiçbir şey kaçırılmaz" demiş yazar Monika Maron hem de bolca söylemiş bunu geniş yapraklı bitkilerin arasında uzanırken hayatta kaybedilmeyecek, vazgeçilmeyecek olan yegane şeye dokunmuş.

Romanların içinden geçen şehirleri seviyorum, şehrin görüntüsünün içinde yer bulduğu kitapları, hayatın, aslonanın bir parçası olarak anlatılan şehirlerin, kasabaların yazarlarını seviyorum. Bir kitap okudum ve çok sevdim.


"İnsan yaşama aittir".

Monika Maron / Animal Triste

20 Şubat 2018 Salı

Kabuk

Kabuğun altına sızmaya çalışıyorum
Bir kara parçasından diğerine yalınayak
Söylenmemiş bir sözün karşısındayım
Duymayacağım asla bir sevinç
Pürtelaş salınımlı günler boyu

Kalbim hep atar yorgun bir elin altında
Kendisinden çıkmamıştır hiç dışarı
Günler ve geceler boyu
Zamanlı zamansız sürüklenir
Koca bulutların ardından bir el ederek

Açmaz ki kabuk kendini
Girip bakayım içeri
Günlerin hatırına geceler
Gecelerin hatırına gündüzler biriktirdim
Bir adımlık mesafeyi alamadım

16 Şubat 2018 Cuma

harita

Haritalarla dolu bir odada
Nehirleri birleştiriyorum
Alttan alta
Mavi kıvrımlar geziniyor
Gördüğüm bütün boşluklarda
Dağlardan aşağıya uçurum kenarlarına
Her yere ulaşıyor kolları
Sarıp sarmalıyor Dünya'yı

Ah,bir bilsem bunun neden yapıyorum
Vazgeçeceğim her şeyden
Bir harita odasında
Kayboluyorum iyice
Ne yana gideceğimi bilemiyorum






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...