25 Nisan 2020 Cumartesi

Petra 2


Yaklaşık 100 kilometre kare alanı kaplayan UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine 1985 yılında dahil edilen Petra antik kenti insanı büyüleyen bir görünüme sahip. Kızılca bir vadinin içindesiniz kırmızı kırmızı yükselen kum taşından oluşan kayaların içine, üstüne neler neler nakşedilmemiş ki. Petra antik kentinde tiyatro, tapınak, ev gibi yapılar bu kırmızı kireç taşına oyularak yapılmış.El-Hazne ve Roma döneminde yapılan amfitiyatro ve manastır en bilinen yapılar.Belki de Orta Doğu' nun ilk tiyatrosnunu yapan Roma, bir daha koyu kırmızı bir tiyatroyu hiçbir yerde yapamamıştır herhalde. Öyle koyu bir kırmızı ki insana acayip bir enerji veriyor, taşın içerisinde yer alan halka halka renk geçişlerini de görebiliyorsunuz.


Kum taşından oluşan kaya bloklarına oyulmuş tek şey amfitiyatro ve El-Hazne değil elbet , tapınaklar, mezarlar ve rölyeflerden oluşan yapılar topluluğu söz konusu. Ve bunların hepsinin içinde bulunduğu vadinin kendisi de bir doğa harikası. Vadinin her yerini yürüyerek gezmek vadinin büyüklüğü düşünüldüğünde pek mümkün değil. Bazı turistler  El-Hazne'nin olduğu yere kadar faytonlarla gelip muhteşem kapıyı yeterince gördüklerine kâni olduktan sonra vadinin dere yatağını geçtikten sonraki kısmını yani yükselen dik kayalarla kaplı alanı eşek sırtında aşıyor.

 Asıl macera da aslında bu kayaların sırtında yapılan yolcuktu bence. Güneşin eğimini azaltmasıyla beraber kanyonun üst başından gelen sert rüzgar üstünüzden bütün tozu üfleyip sizi titretip öyle geçiyordu. Öğlen güneşine aldanıp vadiye girerken montlarımızı yanımıza almamıştık sırt çantamda iyiki orda bulunan bir çift eldiven ve bir peştemal sayesinde soğuğun etkisini ben kendi hesabıma kırmaya çalıştım. Kanyonun renkleri ve dönüp dönüp geriye baktığınızda arkada bıraktığınız manzara, muhteşemdi. 

Petra, MÖ 400 ile MS 106 yılları arasında Nebatiler'e başkentlik yapmış.   Roma İmparatorluğu tarafından işgal edilene kadar başkent olarak varlığını sürdürmüş önemli bir şehir.  400'lü yıllardan sonra deprem ve ekonomik sıkıntılardan dolayı kent gözden düşmüş ve zaman içinde unutulmuş. 19. Yüzyılda isviçreli bir arkeolog tarafından bulunana kadar da varlığı unutulmuş bir yapı olarak kalmış. Hem arkeolojik kalıntılar hem de vadinin kendisi görülmeye değer.


Nebatilerin yaptığı  El-Hazne isimli yapı yukarıdan aşağıya doğru inşa edilmiş. Her katta altı sütun bulunuyor. İçeriye girmek ve yapıya çok yaklaşmak yasak . Nebatiler suyu saklamam için kayaların içine sarnıçlar oymuş, kayaların dış kısımlarına ise arklar yapmışlar. Sulama için kullanılan su ile içmek için kullandıklarını da ayrı ayrı su yolları yaparak ayırmışlar. Su, her zaman kıymetli ister çöllerle kaplı bir alanda olsun isterse şırıl şırıl nehirlerin aktığı başka bir coğrafyada. Yapılan son araştırmalar bu yapının altında Kral mezarı olduğunu gösteriyor. Ama dediğim gibi yapıya çok yaklaşmak da mümkün değil kaldıki içerde neler var onları görelim.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...