27 Ağustos 2013 Salı

kaçamazsın

kaçamazsın. olay örgüsü çok sağlam. içte ve dışta düğümler var.

kaçamazsın, köksüzlüğün burada bir şeye yaramaz. tutar seni bilir bilmezler.

kaçamazsın, mevzu derin.

hayatın kökleri beynin sarmalı toprağın üstü bulutların altı tutar.

geliyorum gidiyorum duruyorum.

bekliyorum.

öyleyse,

"bir kapı önünde" beklenir her şey.


24 Ağustos 2013 Cumartesi

sardunya

neden bu kadar çok konuşuyorum kendimle. tekrarlar tekrarlar. yineleyerek de olmuyor yinelemeden de.soruyu hep aynı yere aynı biçimde soruyorum galiba. beynimde çalışan başka bir yan ya da yer  yok sanırım, çıkamadım ben bu mevzudan.

kadıköy sokakları, yukarı çıkıyorum moda, aşağı iniyorum rıhtım,sonra eve dönüş yolu hiç değişmiyor.

beni bir sardunya büyütmüş olamaz, kapımı da çalmamıştır. bütün bunlar olsa bilir miydim, onu da bilmiyorum.

içimdeki bahar coşkusunu, kırmızı, harlı, kanlı bir içle değiştirdim.

"son sardunyalar, ah ne kahraman ne cesur ne güzel çocuklardık"

9 Ağustos 2013 Cuma

pere lashaise sakinleri

her rockçu genç gibi benim de paris'e gidince yapacağım şeylerin başında Jim Morrison'ın mezarını ziyaret etmek vardı. neden böyle diye soramayacaktım elbet, ya da kapının arakasında ne var Jim diye. bu yaşadığımız şey gerçek mi, yanılsama mı diye de soramayacaktım. sanırım her şeyin  yalandan olmasını isteyen bir yanım da var, katlanılmayacak gerçeklerle yaşamanın acısı, bunca aptallığın bir güldürü olmasını istemek, karalarla denizlerin yüz ölçümü değişirken, insanların bunca bencil ve koltuk çılgını olması fikri, dayanılmaz.

                     
                                  riders on the storm


yıllarla beraber mezarlıkta ziyaret edeceğim insan sayısı artmaya başladı. zalimin zulmü ne denli artıyorsa, bizim umudumuz da hiç bitmiyor sanırım. kocaman bir gülümseme, hep bir gülüşle hatırlanmak bulunduğumuz duvarın ardına inat, bir yeni doğan heyecanını yaşamak.



çerçevesiz hayatın yaşam alanı, bir kaplanın yaşam alanını paylaşmak gibi bir şeye dönüşebiliyor kimi zaman. av. gönlü av'dan yana kayan bir avcı ise imkansız, avcı hikayeleri hala mübalağa sanatının örnekleri. resimlerini  gördüğümde çok şaşırmıştım, nasıl olabilir, hüznüme ve çıplaklığıma ortak edebileceğim kadınlar. varlar.


                                        amedeo modigliani

şarkıyı bölüştük,  fikri bölüşemedik, müjgan, yanaklarımızdan süzülen.



matemimle gittim mezarlığa, siyahlarımı kuşandım, gençliğimi de yanıma aldım, bana sonsuz gençlik bahşedilmişcesine, dolaştım yüz yıllık ölüler arasında.


                                                         oscar wilde


pere lashaise mezarlığı, kendinde yaşayanlarıyla mutludur elbet, ya da bu kadar huzursuz ve sakin olmayan insanlarıyla yaşamayı kendine dert etmiyordur.

3 Ağustos 2013 Cumartesi

taşikardi

ritmim bozuldu. ritim bozukluğu önce ayaklarımda başlıyor. sokağın kapısını açar açmaz, kapının kapanma gürültüsünü duyar duymaz, uçuyor, kaçıyorlar ayaklarım. sokak severler, güneşe doğru koşarlar, ıslanmaktan hoşanırlar. kan tam olarak dolaşmıyor kan'ımca. bir yerlerde sekteye uğradı hayat.

tarifsiz uzayan bacaklarımın yanında, ritmi bozulan ayaklarımın olması da çok normal.

otobüse bindim,ayaklarımı katlayıp bir köşeye koydum, şimdi ritmi bozulan parmaklarım var. görevi ellerim devraldı. yüceler yücesi freud'a mı yoksa lacan'a mı sığınsam. fallus eksikliği, fallus'suzluk, fallus'luluk. yokluk, varlık, hiçlik.


   "naci en alamo"

"hiçlik ülkesinden geliyorum
ne yerim var
ne yurdum
parmaklarımla yangın çıkarırım
yüreğimle şarkı söylerim sana
kalbim küt küt atıyor
aşk için doğmuşum ben
ne yerim var
ne de yurdum
ne de evim var benim"

Not: Tony Gatlif'in muhteşem filminin, o güzel şarkısının sözleri. bu bir flamenko, karalarım nerde.

1 Ağustos 2013 Perşembe

bekliyorum

beklemek, "olacak olanın" olmasını istediğimiz o şeyin rüyasıdır. ve bu yüzden kanımca insan vazgeçemiyor bekliyor. gizli bir umut taşıyoruz, hatta onu gizliden büyütüyoruz da. Bir Rüyaya Ağıt, Rüya İçin Bir Ağıt .

kimseye söylenilmeyen, duvarlara çarparsa, boşlukta salınırsa, ortalık yere düşerse diyerekten söylenilmeyen cümleler, ezgiler vardır. bakıştan kaçırdığımız ses, söz. görüntüye dönüşmesine izin vermediğimiz ses. Sözlerin görüntüsü vardır elbet, insan önce görür, biçimi hafızaya alır.

hayalet gözler, nerde olduğunu, durduğunu gizleyen laf kalabalıklarına eşlik ediyor. bir fincanın içine düşüyorum, nerem üşürdü benim en çok.




                                         pere lachaise sakini

                                " beklemek sayrılığa dönüşmesin"
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...