31 Mart 2020 Salı

çöl

Gökyüzü her zaman güzeldir, çoğu insan için böyledir bu.  Uzaklara bakmak ufka doğru yol almak insanda hakikaten bulunduğu halden çıkıyormuş hissi uyandırıyor. Ama gece göğünün zarafeti hiçbir şeyde yok. İnsanı içine çeken büyülü bir kara delik gibi.  Gökyüzüne doğru tapınaklar kurup gözlem yapabiliyor olmak ne mükemmel bir şey.  
Çölde gökyüzüne doğru çevirince insan başını bir daha başka bir yere bakmak istemiyor. Anlatılamayacak bir sarsıntı, büyülenme hissi yaşıyorum.


Wadi Rum inanılmaz büyülü bir yer. Gündüz çok başkaydı. Güneş vurdukça kızıla dönen  kayalıklar. Uçsuz bucaksızlığın ortasında yani göz alabildiğince çölün ortasında bir heyula gibi dikilen kayalıklar. Denizi ilk kez gören bedevi gibi hissettiriyor insana kendini. Kelimeler hakikaten yetersiz olabiliyor.  Coğrafya'nın muazzamlığı. Bu gece burda yok olabiliriz insan daha ne görüp ne yaşayabilir ki dedirtiyor.

23 Mart 2020 Pazartesi

Sarı


Sokaklar büyür yağmurlar altında
Kaldrımların peşisıra akar
Sarısı çoğalmış uzun duvarlar

Denizden gelmek istiyorum
Milyonlarca yıl evvelinden
Dinmeyen fırtınalardan
Soğuk ve çok soğuk dünlerden






1 Mart 2020 Pazar

Petra / El Hazne I

İlk defa yolculuğa çıkacak gibi heycanlandım nedense. Petra' yı görebilecek olmak büyük bir olaydı benim için. Böyle bir hayalin elle tutulur gözle görülür bir gerçek olması az şey değildi. Yıllarca dokunulmamış bir hayalin üzerindeki tozları üfleyince beliren o şeyi görebilecektim, benim için gerçeğe dönüşecek, olacak olan bir hayal. Hiç tereddüt etmedim , görünce sükut-u hayal yaşarım diye düşünmedim bile. Aldım biletimi yollara düştüm.

Önce Amman sokaklarıyla başladı Ürdün macerası. Yedi tepeli bir şehir. Yokuşlar inip yokuşlar çıktım, hatta merdivenler inip merdivenler çıktım desem daha doğru. İnişlerin ve çıkışların hesabını tutmuyorum ama akşam vakti tatlı yemek için 136 basamağı önce inip sonra gerisin geri çıktım. Başka türlü o tatlının kalorisini nasıl düşünmezlik edebilirim. Merdivenleri ben saymadım, başkası yaptı. Ürdün'ün tatlıları ve elbetteki yemekleri hatta mezeleri ve atıştırmalıkları diyeyim gerçekten güzeldi. Amman şehrine dönecek olursam vakti zamanında o bölgeleri mesken tutmuş Roma'dan kalma tiyatro çeşme gibi kalıntılar var, bir kaleye de sahip şöyle etraflıca bakabilmek için. Hoş bir bahçenin içinde güzel müzeleri , sokakların köşelerinde güneşi kendine çeken kafeleri de mevcut.

Ama bir yer varki sahibiyle anılan harika bir ev. Şehre gelen bütün turistler de orayı görmeden sahibiyle konuşmadan Amman'dan ayrılmıyor sanırım. Divan Duke ya da Duke Divan. Duke unvanı kendisine Kral tarafından verilmiş. Amman'daki ilk apartman olan yapı daha sonra postahane olarak kullanılmış şimdiyse turistlerin uğrak mekanı. Duke ile beraber evin içinde dolaşmak, eşyaları incelemek zamanda yolculuğa çıkmak gibi.



Amman'ın bir tepesinin adı Rainbow daha evvel İngilizlerin oturduğu bir mahalle. sokaklar ve yapılar oldukça güzel, turistik dükkanlar ve falafelciler herkese beklentisinin karşılığını verebilecek özellikte. Amman'ın tepelerinin arasında kalan bölgesinin ismi ve en kalabalık yeri Vasatül Belet diye anılıyor. Çok kalabalık herkes orda . Sıra sıra dükkanlar, işportacılar, kaldırımları hem sağdan hem soldan arşınlayan bir dolu insan. Ne kadar kalabalıksa o kadar da düzensiz ve bir o kadar da pis görünümlü bir yer. Yerlisi yabancısı her türlü insanı orda bulmak mümkün. Kısaca Vasat  çeşitlilik anlamında insana büyük bir pencere açıyor. İlginç meyve suyu satan dükkanlar var, dükkanların önünde kova kova şeker kamışı bulunuyor burda oldukça çok tüketilen bir içeçek gibi duruyor. Meyvelerin suyunu şeker kamışı ile karıştırıp karıştırıp içiyorlar. En çok da turistler yapıyor bunu.






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...