20 Aralık 2014 Cumartesi

hediye

Her yılı yoğun bir çalışma haliyle bitiriyorum, neredeyse yılın son anına kadar çalışıyorum. yılın son haftaları  yoğun bir mesaiyle tatil yapmadan geçiyor, tam bitiyor dediğim yıl işte o an bitmiyor daha da uzuyor sanki.

Nerede olduğumu ne hissettiğimi unutarak, bilmeden hediye paketi yapıyorum. irili ufaklı dikdörtgen kare paketler, en fenası da bu biçimsel kategoriye girmeyenler. Nasıl yapsam da şu renkli kağıtların içine tıkıştırabilsem bu belirsiz cisimleri diye sıkıntılı sıkıntılı önümdeki nesneye bakarım kimi zaman. Hediye illa renkli kağıtlara sarılıp fiyonklanmalı  mıdır.

Sabahtan akşama böyle paket yaparken ben bir öyküyü kurarım kimi zaman. Sevdiğim şeyleri gördükçe bana hediye edilmiş olsaydı ne hissederdim, acaba kim hediye edebilirdi bana bunu diye düşünürüm. Yeni bir yılı geçtim yıllardır doğum günümü bile kutlamıyorum, haliyle kimseden de paketlenmiş yahut paketlenmemiş bir hediye aldığım yok. 

Her yılı büyük bir heyecanla  bekleyip yılın yarısında sıkılıyor nefret ediyorum yeni yıldan. Ya yaz mevsimini sevmediğimden ya da yılın geçen zamanının bir derde deva olmayışından. Tekrar beklemeye başlıyorum yeni yıl gelse de kurtulsam bu hiçbir işe yaramayan yıldan deyip başlangıçları tazeliyorum içimden.

ama  yılın bu son ayları saydıkça çoğalan, artan bir zamana dönüşüyor. Ben tüm bu sıkıntıları kovmak için saat tam on ikide dans etmeyi hiç aksatmıyorum.


9 Aralık 2014 Salı

Yılkı

Yorgunluğumu yılgınlığıma veriyorum. Cenk meydanı tatmış biri olarak kendimi ata benzetiyorum, en çok toprak onun ayaklarının altında eziliyor, en çok o koşuyor. Veda eden atlar gibiyim, gözüm buğulanıyor, boğazıma takılıyor sesim. Ezberden, düzmeceden sıkıldım artık. Yok mudur başkaca bir şey. İler tutar bir yanı olan, elimizde parçalara ayrılmayan bir şey.

Dönüşleri tamamlamış gibi düşünüyorum artık, dervişlik bitti. Sabreden peygamber olmayacağım bundan sonra. Yaşlılığı ele alıp ağzıma ne gelirse söylemek, saymak istiyorum- sövmek manasında- .

Yarınları katlayıp katlayıp yastığının altında biriktir, neye dir kime dir bu biriken, çoğalan umut. Yok karşılığı sesin.

3 Aralık 2014 Çarşamba

Pembe

Nerde durur renkler, fırçamı hangi karanlıktan hangi kararlılıkla çıkarsam. Kendimi yapıştırıyorum duvara boynum bükülüyor sola doğru. İç bükey bir şey bu uçlarımda hissediyorum ağrısını. Tepemden başlıyor herşey avuç içlerimden ayaklarıma kadar devam ediyor. Bükülüyorum, ısıl işlem görmüş demir gibi, cam gibi. ya da soğuktan büzülen  bir kuş gibi kayboluyor ayaklarım, ağzım.


Tütün kesesindeyim bir elma da benimle birlikte, kendimizi güneşten ve nemden korumaya çalışıyoruz. Bir el devamlı bizi karıştırıyor, üstümüze bir örtü örtüp çekip gidiyor sonra. Neden duruyorum ama yok olmuyorum.

Bir kokunun içine mi kapattılar beni, dağılıyorum yalnızca , geziyorum havanın içinde her şeye değip hiçbiryerde kalmadan. Herkese gidip hiçbirşey demeden aynı hızla geri çekiliyorum mevcudiyetime. Bir fırça bulmalıyım, bir renk, kokusu güzel.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...