30 Haziran 2015 Salı

Darul

hep bir yola çıkıyorum. Bekliyorum sonra. Bekliyorum yine. Bekliyorum tekrarlarcasına hayatı. Tekerrür mü. Tefekkür mü. Tecessüs mü. Yoksa bir tevessül mü bu.

Yo oyun oynamıyorum, sahne yok ki ortalıkta. Eskiden böyle düşünürdüm  bir sahnedeyiz. Biz sahnedeyiz, rolümüzü icra ediyoruz, layıkıyla. Sonra sahne fikrinden de oyunculuktan da vazgeçtim.

Bir sıkıntı mı büyüttü beni, yoksa bir sabrın dolmamacasına yüklenen suyu muydum. Taşmadı bardak, ıslanmadı hiçbir yer. Kuru kaldık nesiller nesiller boyu. Yetmedi suyumuz, tuzumuz, dussuzluğumuz.

Kaçırdı aklını faniler, döndü dünya bir kez daha kendi etrafında, çıktı güneşin karşısına büyük bir kabullenişle.

İşte ben.

24 Haziran 2015 Çarşamba

İğne

iğne arıyorum. İğne mine ucu düğme.....ama bu iğne arama şarkısı değil. İğne aramanın şarkısı türküsü yok. İğneyi büyük bir sessizlik ve huşu içinde aramak gerekiyor demek ki.

İğne aramak için yahut bir iğneyi bulmak için önceden düşünmüş olmak ve bir karar vermiş olmak da gerekiyor. Bana niçin bir iğne gerekli, bu çok detaylandırılabilecek cevaplar içeren bir soru aynı zamanda. Bir şeyi bir şeye eklemek için iğne arıyorum.

Ama iğne ne zaman elime geçse,parmaklarımın arasında dursa hep yumuşak bir bir yere sokulmak istiyor. Yumuşaklığın içinde kaybolmak, etin içinde yol almak tutkusu onunkisi. Metal yorgunluğunu atlatabilmek, eğilmez bükülmez yapısının ötesine geçebilmek için etin içine gömülme hasleti.

Bir iğneye ev sahibi olmak. İğnenin soluksuzca dolaşması bir bedenin içinde. Yer değiştiren gölge misali yerini sevmeyen yadırgayan iğnenin can yakan macerası.

Olurya dikiliverir birden içinizde bir şey, batar aniden, irkilir neye uğradığınızı şaşırırsınız. Bir iğne çıkmıştır, toğunuzdan yukarılara doğru.

16 Haziran 2015 Salı

bağır

Bir gün bir kadın tanıdım ve hayatım değişti. Nedense böyle cümleler kuramıyoruz, halbuki ben Susan Sontag'ı tanımasam hayatım eksik kalırmış diye düşünüyorum. Hayatım dediğim öyle çok değil elbet yaşadığım gençlik yılları kadar çalışma hayatı yılları var bir de. Çalışmak insan hayatını insan kişiliğini sabote eden bir şey. geriye dönüp saysam ve kendimi hep geçmişte bulduğumu da üstüne eklesem hiçbir şey çok gelmiyor. Az yaşamışım yani. Sanki herşey dün gibi. Benim dünlerim. Bir girdap.

 uzun yıllar geçti , daha da geçecek belki kim bilir. Uzuyan günlerin hesabı soruluyor da yılları daha uzatabilir miyizin hesabı çok yapılmıyor.

Bana ne sirayet etti bilmiyorum, bilincimi bir kadının hoyratlığı da tutuyor olabilir, bir kadının teni de. Bir aradayız şimdilik. Öyle bir denizin içinden içinden bakıyorum , arapça deniz ne demek bilmiyorum, tuz gözümü yakıyor.



15 Haziran 2015 Pazartesi

kelime

Safiyane,

Harabiyet,

Masuniyet,

Diğerkam,

Hüsnükabul,

Direngen,

Zımni,

Kendime yeni sözcükler buluyorum, yeni anlamlar kazandırıyorum dünayaya. Herşey değişiyor bütün anlamlar. Algının kapısında nöbet tutuyorlar, örülmüş duvarların geçitsizliğinde, mimarın koymayı unuttuğu çıkışsız odalar. Kelimelerle açılıyor kapılar, kelimelerle yol alıyor gemiler bilinenin aksine. Kelimeler kelimeler kelimeler. Buralardan oralara nasıl gelinir.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...