1 Mart 2011 Salı

haydarpaşa

haydarpaşa, trenleri sevmemin sonucu beni kimileyin ankara'ya kimileyin eskişehir'e ve elbette istanbul'a bağlayan fantastik bir yapıdır.aslında sadece büyük gar binalarının değil küçük şehirlerdeki istasyonların hatta uzun yolculukların uzuyan yollarında aralardan kendini gösteren o küçük yapıların da hayranıyım. tümden bir gar mimarisi ya da istasyon mimarisi hepsi aynı renk bozkırın ortasında ben de varım demek için sanki. manazaraya eşlik eden ve sanki seyredilmek için yapılmış gibi gelir kimi zaman. yolculuk yapmanın en mutlu eden yanı varılacak yerden ziyade yol'dur benim için,ama hiç bir zaman da bir trene atlayıp bilmediğim şehirlerde dolaşmaya çıkmadım ve geçiktim de bunun için biraz.

haydarpaşamı alevler sardığında bir iki arkadaşımın aklına ben gelmişim hemen. sevindim hem de çok sevindim haydarpaşa ile özdeşleşmeme sevindim.ama o yangın ikimize de büyük zarar verdi. hayat geri dönüşsüz bir şekilde ilerlemesini sürdürürken bizi de savuruyor alevlerle pervane misali. benim ayaklarım hala yere tam olarak basmadığı için dengem çabuk bozuluyor.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...