27 Haziran 2013 Perşembe

vazgeç

bugün bir şeyler oldu, yeni vazgeçişlerin önünde durdum, uzun uzun baktım onlara, renklerine, biçimlerine. yakınımdalar mıydı hep. bunca zaman fark edememişim. vazgeçmek, azade olmak, tercih etmemek. katip bartleby. bir çığlık.

nereye gitmiştim ben, nerde kalmıştı, hangi kaldırımlara dökülmüştü düşüncelerim. ben susarken kaldırımlara bir şeyler dökülüyormuş, böyle demişti biri hatta yazıp bana vermişti yazdığı kağıdı.

ben susarken dökülenler, kaldırımlara.

kaldırımlar hareketlidir ve konuşkan, üzerine şiir de yazılmıştır.her düşeni de kabul etmezler kanımca. kaldırım hayat kaldırıma yat da yazmıştı başka bir kağıda. ama ben susmaktan hiç vazgeçmedim. geceleri eşkıyalar basar halbuki köyleri konuşmak lazım, konuşmak. ses sese
karışsın. kendime yazdığım monologlarım kadar, içimde biriktirdiklerime yazdığım diyaloglarım da var.

"yüzlerimizdeki kırışıklıklar, biz evde yokken kapımızı çalmış olan büyük tutkuların, günahların ve sezişlerin kayıtlarıdır." w. benjamin








22 Haziran 2013 Cumartesi

tante rosa

ben niçin hep kendimi Tante Rosa gibi hissediyorum. hayatta hiç bir şeyden ders almasını beceremeyen biriyim. ama hep mi mağlup, yenik. bir şeyin kazananı olmak da değil isteğim ama niye elimizde patlayan bir dünya.

tante rosa, bir oluştur aslında bir kadının içinde kimileyin çok kimileyin az olan. düşler kurdukça çoğalan, kurallara uydukça da azalan bir oluş. insanın en saf ve trajik hali, trajedinin içinde yer alan komedi hatta. çok güldürür çok düşündürür aslında olmayacak olan da değildir hikayesi. saflıktan gelen bir iyi niyet, yaşama arzusuyla beraber baş edemediği düşler. döndürülemeyen dünyanın köşelerinde içbükey serzeniş.

" Ama yaşamak zorunda olmak, sürdürmek, ısrar etmek. Sevebileceğim tek aşağılık, tek salak kendimim-kendimim-kendimim."

"Herkesin sadece bir kez boğulma hakkı vardır. Ya ben; boğul babam boğul, sonra yine de yaşamakta devam eder bul kendini."

"Tante Rosa, bir hayat boyu, acılardan, sevinçlerden, buruk ve bayıltıcı tatlardan, çok yorularak ve yaşlanarak, çirkinleşerek edinebildiği bu son toprak örtüsünün çıplak bir betona dönüştüğünü gördü. Haykırdı, haykırdı, elbet..."

"Tante Rosa bütün kadınca bilmeyişlerin tek adıdır." "Tante Rosa yanlışa verilen addır."

" Önemli olan istektir, hiçbir istek diğerinden soylu değildir, değildir,"

Tante Rosa, hayatının hiç bir aşamasında öğrenememiştir, başaramamıştır ne anlaşılmıştır ne de ödeşmiştir. kendi kendini sevmiş, kendi kendine sevilebilmiştir.


ansızın beliren mutlu sonlar yok hayatta. tante rosa yaşamakta ısrar ediyor.

ısrar hayatla inatlaşmaktan, ondan bir şey koparmaktan gelmiyor ama, ısrar etmekten başka şans yok gibi yaşayacaksın, yaşayacaksın. yaşam bize bahşedilmiş bir şeymiş gibi sunulurken, idare dünyasının ötesine geçemiyoruz. romantik bir hayalperest, yıkılan dünyanın yerine yenisini dermeye çalışır, gözyaşı ile.

Sevgi Soysal her zaman aşık olunacak kadın.


20 Haziran 2013 Perşembe

manolya

gözümü açtım. hafızam yoktu. nerde olduğuma dair herhangi bir fikrim de elbette. hafif bir alacalık vardı odada, güneş daha kendini göstermemişti anlaşılan. duvarlara baktım , yatağa, yattığım yere hayır tanıdık değildi hiç bir şey. yataktan çıktım. başkasının sabahına mı uyanmıştım. üzerimdeki pijamalara baktım oldukça kalınlardı. mevsim, soğuk bir kış günündeydik anlaşılan. duvar boyunca ilerleyip koridoru geçtim. önümdeki kapıyı açınca aydınlık bir odaya girdim. bu odaya daha evvel gelmiştim. ama şimdi buraya neden ve nasıl gelmiştim.

hafızam arada beni terk ediyor ama bunu bilinçli bir şekilde mi yapıyor onu bilmiyorum. ben durumu manolyaya bağlıyorum. taç yapraklar açıldıkça zihinde bütünlük kalmıyor. ve kurbağa yağmıştı çocukluğuma.





manolya. güzel  filmdi. kesişen yazgılar şatosu, hepimizin öyküsü birbirine bağlı, ne kadar farklı hayatlar yaşıyor olsak da, hayatlarımız birbirinin içinden geçiyor. z'ler çizerek.

benim hali hazırda bir  z'm var, dizimde, çocukluk hatırası. hafıza en dipte dolaşıyor her zaman ki gibi.














Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...