21 Şubat 2015 Cumartesi

Cerahat

içimdeki tüm cerahat kulağımdan sızıyor. Akıyor diyemiyorum yavaş yavaş, ağır ağır süzülüyor, hissediyorum bu ilerleyişi, bazan kaynaktan çıktığı o anı beynimde büyük bir gürültü ve yankı  olarak hissediyorum. kulak kepçemde delta oluşturuyor. Koyu sarı macun kıvamında bir şey. İrin.




20 Şubat 2015 Cuma

Vadi

nereye baksam kendimi oraya koyamıyorum.  Hep bir vadinin üstünde duruyorum sanki. Vadinin yamaçlarından aşağıya yuvarlanmamak için sürekli bir tutunma çabası gösteriyorum. Taş kesilmiş toprağa işlemiyor hiçbir hareketim, çentikler yapıyorum tırnaklarımla kollarıma. Bir tek kendimi kesebiliyorum, kendimi dağlayabiliyorum.


Yolun başına çıktım tekrar. Gidebilecek bir nokta arıyorum. Her şeye yeniden başlayacağım, arayıp tarayıp kendime yeni kelimeler bulacağım.

4 Şubat 2015 Çarşamba

Karaca

Çatal boynuzlarımda güneş geriliyor. Duruyoruz bu duvarın ardında ya da önünde. Mevsimlerin sayısını çoğaltıp kalıyoruz, bu  asmaların yapraksız karaşıklığında.

Kaynak uyudu, dünya kurudu. Avuçlarım yanıyo, bir yalaz değdi sanki ayaklarıma, yürüdü gitti sonra yukarı doğru. Ben sokak lambalarında yağmuru seyrediyorum. Üzülüyor muyum, mutlu muyum  bilmiyorum. Çam kokulu yollardan geçip, toprak kokulu sabunlarla nefesimi açıyorum, durup durup bir rutubeti uyandırıyorum, yerin altı çok mu sıcak sahi, ama bu güneşin kokusu değil.

Başka bir şey birikiyor, bu damlamalarla. Sabrımı büyüttüm, inadımı küçülttüm, ağacın arkası da kalmadı artık, ormanın derini de. Peşimizi bıraktı ormanaltı canlıları. Bir mantar, belki toprak olmak için kuzeye koşuyordur.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...