28 Eylül 2015 Pazartesi

Uyku

Içinde döne döne yattığım yatağın ucuna kadar geldim, ayaklarımı boşluğa çıkardım. Odayı kaplayan, derin derin soluk alan uykudan ben de kendime bir Parça almak istiyordum. Bugün buna metabolizmam mı uygun değil, fizyolojim mi karışık, kimyam mı bozuk bilmiyorum ama ahenkli soluklar alan, diyaframını uykuyla doldurup uykuyu odaya salan uyku bana yanaşmadı. Nefesi ensemde kendisi benden çok uzaktaydı.

Uykuyu beklemekten hoşlanmıyorum, ama o avına acı çektirmekten hoşlanan bir avcı gibi davranmaktan hoşlanıyor. Beklemeye durdum,  belki geçikmeli tren gibi göz kapaklarıma sonra uğrayacak belki de hiç gelmeyecek olanı. geçmesi beklenen Zaman'ın ağır ağır ilerlemesi gibi bütün boşlukları dolduran ama benim içime sığamayan uykunun da ağır ağır bedenime yayılmasını bekledim, hiç olmazsa parmak uçlarımdan yanaşsa diye düşündüm. Ben ne kadar istekli olduysam uykuya sahipolmak hususunda o, o kadar çok kaçtı benden. Bütün boşlukları doldurdu soluğuyla gece boyunca benim yanıma yanaşmadı.

Uykuya çoğu zaman anlam veremiyorum, gelişleri gidişleri med-cezir gibi, bekleyen kıyıyı her halukârda yoruyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...