22 Eylül 2015 Salı

fotograf

 Anımsamaya çalışıyorum. Toprağın içini karıştırıyorum, buraya bir çekirdek saklamıştım. Üzerinde iyice gezinip,  eşilmiş eşelenmiş bir alan olduğu belli olmasın diye bir de üstüne oturmuştum, toprağın.

Şimdi ayaklarımı düzene sokmaya çalışıyorum, ellerim sürekli saçlarımı karıştırıyor, diplerini kaşıyor. Ellerimi de düzene sokmam lazım. Ay yarım haliyle sanki tutulmuş gibi kendini koyultmuş rengini koyultmuş geceyi koyultmuş, ormanı büyütmüş, içinde beni kaybetmiş.

Ben hep sokağın gölgeli tarafından yürürdüm, ormana hep güneyden girerdim. Yamacın etrafını şöyle bir dolaşır, tarihi yarımadaya karşı otururdum. Eski bir şehirde yaşıyorsan sokaklara dikkat edersin, etrafta ne var ne yok anlamaya çalışırsın, şehir güzelse gökyüzüne bakmayı ihmal etmezsin. Güzelliği tamamlayacak hep daha bir şey ararsın. Hiçbir şey asla tam olmaz, hele her şey tamamken asla tam olmaz.

Dünyayı sıktım acısı çıksın diye, acıyı toprağa hiç damlatmadım. Bir daha yeşermesin istedim. Rengimi değiştirdim, kimse beni tanımasın istedim. Sanki çok ahbabım varmış da ben onlardan kaçıyormuşum gibi değil. Kimse beni tanımasın diye bir şey istemenin en manidar kısmı kimse beni anlamasındır aslında bu da kimse benimle aynı dili konuşmasın, ya da ben kimseyle aynı dili konuşmayayım ya da ben hiç konuşmayayım ya da ben hep konuşayım kimse neden bahsettiğimi anlamasın yine. Yalnızca bahis kalsın, bahis olsun. Bir puan yükselelim.

Bozkıra kaçtım, bir sarı yamacın karşısına geçip oturayım diye. Yol kaybolsun, uç kaybolsun.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...