15 Nisan 2012 Pazar

pazar

pazar günlerinin ayrı bir ıstırabı var hiç bir zaman geçmeyen her pazar kendini hatırlatan ve hatırlatacak olan bir acı. maalesef pazar günleri çocukluk yıllarına götürür bizim kuşağı. çocukluk günleri malum yıllara denk geliyor. o yıllar oluşuyla mı yoksa çocuklukla mı ilgili tam olarak bilemiyorum şu an. ama bu sabah uyandığımda eskiden  bir soba yakılması telaşı olurdu, pat pat küller sallanırdı sanırım bu sesi duydum yataktan çıkmak için son uyarı olurdu bu.

sabah sabah pazar gününü anımsamak duyumsamak özümsemek hiç istemediğim bir şeydi halbuki. mümkün olan en kısa sürede sonlanmasını istediğim bir gün pazar. pazar günlerinin ayrı bir de yalnızlığı olurdu galiba, hafta içi okula gidersin, cumartesi yine aynen devam eder. ama pazar günleri evde ağır bir baba havası dalgası, kuşatılmışlığı ile yaşanırdı. yaramazlık yapamazsın, herkesin babası evde olduğu için kimseyi göremezsin, sokağa yalnızca ekmek almak için çıkılır özellikle kış günleri.

çocukluk gerçekten gökyüzü gibi hiç bir zaman kaybolmuyor. her durumda her zaman kendini hatırlatıyor bazan iyi hatıralar bazan açmazlarla duyumsatıyor kendini. ama bu çocukluk aynı zamanda çok da belalı bir şey, insanın yakasından düşmemesiyle oranlı.

hava açacak galiba,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...