25 Nisan 2015 Cumartesi

Magribi

Magribi. En uzak batı. Her dilde aynı cevap. Çöle çadır kuruyorum, tek perdelik bir gösteri başlayacak birazdan. Zamanı belli değil, tumturaklı bir şey, her dem yaşananından.  Ayaklarım kuma değiyor, sıcak, daha içeri daha içine girmek istiyor. Kumun içinde bir şey, her gece görülen düşün ötesinde, düş gördüren bir şey var.

Sıcak, kaplıyor her yanı. Taşlar parçalanıyor, gece ayazında, yuvarlanmadan sakince olduklara yere düşüyorlar, kıpırtısız, sessiz.

Sıkışmış taç yaprakları, birbirlerinin gölgesine sığınmışlar, en dıştaki pörsütmüş kendini yer yer delikler açılmış böğründe. Bu sıcak havaya çıkmamalıydık diye düşünmek niye, dışardayız. Bir tente bir masa arayışında, bu dağlar hep karanlık mı olur, bu mevsime özgü müdür yoksa bu karanlık. Bir tren ıslığı duysak da dağıtsa tüm kıpırtısızlığı.

Bir gidemeyişin arefesinde, çölünü özleyen bedevi gibi hissediyorum kendimi.  Fas yolculuğu başka bahara kaldı yine.Bizim dar sokakların, bizim sarının peşine düşeceğim mezopotamya'nın ağzına gideceğim ben de.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...