11 Temmuz 2015 Cumartesi

Ses

Aklımı mı yitiriyorum, yoksa burda çiçekler mi açıyor. Ağzımdan susuyorum, bildiklerim değerini yitiriyor. Masadaki bu kahkahayı yaşlı bir kadın örgütlüyor, fazla görmediği gözlerini sürekli üzerimizde tutuyor. Sanki görebilecek yüzümüzdeki anlamsız bakışı, zihnimizin altındaki seni ve anlattıklarını dinlemiyoruz halini.

Ama hep beraber kahkaha atıyoruz, düğmemize basılmış gibi, gürültünün arasında farkedilmeden kaçmak istiyoruz. Ses, bizi yutsun.

Kaçıyorum, soluk soluğa koşuyorum ayaklarım birbirine çarpıyor artık, asfalt canımı yakıyor, ama daha uzağa gitmeliyim, daha ,çok koşmalıyım. Mahallenin üst sınırındayım artık, hava karardı, kimse aramıyordur  sokaklarda artık beni.

Sırtımda bir ben büyütüyorum. Bütün gözlerden ırak, kimsenin bizi bulamayacağı yerlerde çıkarıyorum onu ortaya. Bu karanlık böyle iyi diyor, yalnızca bir ay ışığı üç beş yıldız var bize eşlikçi diyor, şehrin tepeden görüntüsü titreşen ışıklarıyla sonsuzluk vaad ediyor diyor,,, onu böyle dışarı çıkarınca karanlıkta, hep kurtulmak istediği o yeri özlüyor. Ben özlemiyorum ama, sırtımı ağaca yaslamak istiyorum sadece. Gün boyu.

Hiç kimsenin bakışı, sesi, kokusu değmesin istiyorum, bir görüntünün parçası olmayayım istiyorum. Bütünlüklü bir parça, bütününü özleyen bir parça olmak istemiyorum.

Kadın bütün şehevi duygularıyla anlatmaya devam ediyor, kelimeleri ardı ardına birbirine ekliyor, nerden geliyoruz buraya hiç anlamıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...