21 Mart 2015 Cumartesi

Bilinmez

kendisini kitaplarının sinemaya uyarlanmasıyla tanımaya başladım. Kıskanmak adlı kitabının sinemaya uyarlanmış halini izleyince çok merak ettim kitabı, kim bilir kitapta bu duygu nasıl anlatılmıştır dedim. Haseti bir bakış geçti üzerimden, birden ürperdim.

Nalan ( Barbarosoğlu) hocam sayesinde Nahid Sırrı'nın hayatını ve edebiyat dünyasındaki yerini okuduğumuz öyküleriyle daha iyi anladım. Hele izmirdeki sahafta bulup aldığım Selim İleri'nin yazdığı Cemil Şevket Bey, aynalı dolaba iki el revolver kitabı bir yazarın iç dünyasının yeniden üretimi gibiydi. yazarın çizdiği mahalle ve komşular, sokakta karşılaşılan tanış insanlar. Ben de bir ara epey dolaştım o sokakta, Tek kişilik balkonda güneşlendim.

Biriken kağıt gibi, bekleyen ömrün de benzi sararıp soluyor. Zamanın kahramanı, çağının bilirkişisi olarak nedenli nedensiz hep yüzgeri yapılmış bir yazar. Soluyor herşey, değerini yitiriyor eşya, tabiat dersinden sınıfta kalıyoruz her defasında. Nahid Sırrı Örik dilimizin ucunda bir kesik, acıyor limonlu tuzlu, derinleşiyor kesik.

Şimdi bazan kendi kendime aman be Cemi diyorum boşver, üzüldüğün şeye bak. Bunlar hayatın bilir bilmezleri...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...