4 Temmuz 2016 Pazartesi

Tuz

Sırtımda bir melek taşıyorum. Yaz geceleri gibi sıcak kış geceleri gibi uzun bir geçmişimiz var. Bugünlerde hava kararmıyor, laciverdi bir gök yok. Geceye asılı kalmış belli belirsiz bulutlar, kendini koyultmamış mavinin içinde.

deniz tuzu biriktiriyorum kendimde. Kıyıda her duruşumda, soluduğum her nefeste biriktiyorum, içime çeke çeke dolduramadığım iyot kokusunu özlüyorum sanki devamlı. Karıncalar masama kadar çıkmış, sabah su içtiğim bardağın içinde de vardı bir tane.

Bir gül uzanıyor sanki yılların belirsizleştirdiği görüntülerin içinden. Parmaklıkların ayırdığı kıyının orda hareket edecek vapura, iskeleye bakarken bir el uzanmıştı. Saçlarımı toplamaya çalıştım, rüzgar en çok saçlarımı karıştırıyor. Saçımın içine saç karıştıyor. Benim aklım en çok karşı kaldırıma takılıyor.

Örümceklere dokunmuyorum, sinekleri kovalamıyorum, karıncalar her yerde zaten. Aklımı yola salıyorum çoğun kaldırıma bırakıyorum, kimse dökülenleri toplamıyor. Kimse önüne bakmıyor, bilinmez ufuklarda bakışlar gözlüklerin arkasında.

Sokağı çıktım, köşeyi döndüm sonra sessizce, burna doğru yürüyüşümü hızlandırdım. Deniz kokusu, görünütüsü, sesi. Bir tek ben mi saatlerin unuttuğu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...