30 Ekim 2012 Salı

takvim

masamın üstü hep çok karışık, kitaplığım hep çok karışık, çantam heeep çok karışık kafam heeeep çok karışık. ama nedir canım bunca karışıklığın sebebi, yatağını bulamamış deli su gibi çıldır çıldır sağdan soldan bulduğum ne varsa önüme katıyorum, dağıldım iyice bazan böyle takvimi tutturamıyormuş gibiyim. bu his birşeyler oluyor da ben kaçırıyorum, uzağındayım olanın bitenin duygusu değil ama.

"cahildim dünyanın rengine kandım" cümlesini kurup, bu tanımlamayı yapan adam ne güzel demiş. bazıları tercumanlık yapar diğerlerine onların görevi de budur, şayet bir görev dağılmı uzamanlık söz konusu ise.

haftalardır perşembe gününe planlar yapıp gerçekleştiremiyorum. bakalım bu perşembe de aynı şeyi yaşayacakmıyım. azıcık uyuyayım, şöyle kahvaltı üstüne kahvemi de içeyim diyorum bir bakıyorum saat olmuş öğlesonrası, bu saatten sonra gidilmez diyorum sergiye -malum perşembe günleri istanbul modern ücretsiz- vapurla karşıya geçip iki sokak dolaşıp tekrar mekana geri dönüyorum malum akşam asıl mevzu olan bilgisayar kursu var. teknolojiyle haşır neşir olmak için çaba sarfediyorum gereksiz yere, sırf insanlarla uzlaşabilmek için, sırf genç dimağları bu denli ekranlara baktıran hadisenin kaynağına inebilmek için. birileri de azıcık bize eğilse ya, hep olgunluk hep olgunluk fıttıran yine biz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...