26 Aralık 2011 Pazartesi

yeldeğirmeni

geçen hafta bir akşam vakti arkadaşımla kadıköy sokaklarında yer alan bir kaç dans kursu ile görüşmeye gidelim diye sözleştik. netekim buluştuk da meydana yakın bir yerde. fakat yazmış olduğum ilk adresi bir türlü bulamadık olması gereken yerde. biz şu yanı mı bu yan mı diye sürekli olarak nüfus dairesininsağını solunu ve ara sokakları arşınlarken elinde alışveriş poşetleriyle yaşlı bir adam bize nereyi aradığımız sordu. biz bildiğini varsayarak hemen söyledik nereyi aradığımızı, o bize orayı bilmediğini ama biraz daha yukarda bir dans kursu olduğunu, dans kursunun tabelasını evinden sürekli olarak gördüğünü istersek bizi oraya götürebileceğini söyledi.

nadide'yle anında gözgöze geldik. bu saygıdeğer, eski istanbul beyefendisi görünümlü adama inanmamız bizi götürmek istediği yere onunla beraber gitmemiz acaba doğru bir karar olacak mıydı. sanırım gözlerimizi çarçabuk birbirimizden kaçırdık ve inanmak istedik. tabii çok memnun oluruz, belki de aradığımız, adresini edindiğimiz bir başka dans kursuna gitmiş oluruz dedik. eski istanbul beyefendisiyle karanlık ve dar yeldeğirmeni sokaklarını arşınlamaya başaldık.

ve anında yeldeğirmenin eski halinden sokakların artık tekinsiz bir hal alışından,  60'lı 70'li yıllarda bu semtte postahane ve banka müdürlerinin ve  çeşitli umum dairelerinde çalışan üst kademe insanlarının birarada sabahları günaydınlaşarak yaşadığından, eskiki hayatın nasıl güzel bir şey olduğunu anlattı. biz de kendisini anlatması hususunda yüreklendirmedik değil tabi, sualler ederek olayları detaylandırmasını sağladık. bizden ayrıldıktan sonra mutlu olmuştur herhalde. ( yaşlı insanlar muhabbet edecek insan araralr genelde o sebeple mutlu )

gelgelim dans kursu tam bir fecaattı.hemen yakındaki diğer dans kursunu aramaya başaldık orası cadde üstü bir hanın içinde olduğundan en azından binayı bulduk diyebilirim. girişte onaylatma amaçlı sorduğumuz adamın bize yanlış kat söylemesiyle bir kez daha nerde olduğumuzu sorgular hale geldik, ama bir alt katta olabilir düşüncesiye ben han tuvalettindeyken arkadaşımın bir alt kata inmesiyle dans kursunun kapısını bulduğumuzu anladık, lakin bir cumartesi günü saat 19.00'da kapalı olan bir dans kursu olur mu düşüncesi anında hasıl oldu bizde. sonra dedik biz dansa çok uzak bir kültürüz malum dans kursları öğrenci bulmakta zorlanıyor, kayıt yaptıran da bir iki ay devam ediyor gerisi gelmiyor. öğrenci yoksa kurs da yoktur.

neyse ya bir sıcak çay içip yanına iki tatlı birşey yiyip kendimize gelelim dedik ve tekrar sokağa attık kendimizi mecburen sokağa yoksa akşam  vakti olmayan avukutalarla dolu bir handa oyalanmanın alemi yok. biz oturacak bir yer ararken paket servisi olan bir hamburgerciye sorsak mı dedim ilk aradığımız adresi çok uzaklaşmamıştık nihayetinde bir yarım daire çizmiştik yeldeğirmeninde. adam anında bize yeri tarif etti hemen dönmemiz gereken yerden dönüp sokağa girdik ve girer girmez hemen bitiveren sokağın sonundaki dükkana tekrar sorduk, kişi ben binanın ismini söyleyince dans kursunu mu arıyorsunuz dedi o an dilim dışarda eveeet dedim, o da bana şu bina dedi, bu kadar yakında mıymış dedim. ve bina iki defa önünden geçtiğimiz istanbul beyefendisiyle tanıştığımız yerdi tam olarak . nasıl anlayamamıştık biz bu bina olduğunu, çünkü binanın ismini okumak bir kere çok zordu, ayrıca binanın ön cephesi tamamen ışıksızdı aradığımız malum dans  kursu en üst kattaydı ve bulunduğumuz sokağa bakmıyordu.

zile şöyle kısacık dokundum ve anında o ses, kapıyı ittim açıldı. nadideyle tekrar göz göze geldik ve bu kadar aradık durduk şimdi içeri girmemek olmaz bakışından ve biraz da içten gelen tırsmayı hiçe sayarak karanlık binanın içine daldık. evet karşımızda bir dans kursu vardı nihayet.

acaba neden yeldeğirmeninde bu kadar çok dans kursu var sorusuna da hala cevap bulamadm, acaba kadıköyün ortasından itildiler mi dışarıya dışarıya.

neyse eskiden çamlıca'dan esen rüzgar yeldeğirmeninde son bulurmuş, ben şu an çamlıcadaki evimden istanbu'un gözü diye adlandırdığım odamdan yazıyorum ezginin günlüğü'nün en güzel albümü bahçedeki sandal ve şarkı "ayrılıkta söylenmiş bir yaz türküsü" dinleyerek.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...