17 Temmuz 2014 Perşembe

mezarlık

şehrin tepelerine kurulmuş mezarlıklardan birinde geçirdim çocukluğumu. büyük bir ıssızlığın ortasında. şehir merkezi epey uzaktı, otobüs durağı için bile  tepeleri aşmak, patikalardan geçmek gerekiyordu. ama aşağılara inildiğinde, deniz kıyısından bakılınca tepelere doğru koyu yeşil serviler ve yer yer aralardan çıkan beyazlıklar kendini gösteriyordu.

çocukluğumu mezarlar arasında, mezar taşlarını ovarak geçirdim, çiçeklerine su verdim, kendimce dualar okudum, bu dünyadan öteki tarafa göçerken yanlarında elem götürmemiş olmaları için.

yazları büyük bir ızdıraptı, caminin kapısı sürekli açık olduğu için o yıllarda gündüzün sıcak saatlerini caminin içinde oynayarak geçirirdik. cübbeyi giyer sarığı takar tespihler elimizde caminin içinde koştururduk. mezarlık bizimdi cami de öyle. imam kim bilir o vakitlerde ne yapıyordu. ara sıra camiyi süpürdüğümüz de olurdu, tek katlı camimizin kot farkından aşağılarda kalan  yabanılından çok  korkardım, ölülerin yıkandığı kapısı hep aralık duran o karanlık odadan korktuğum gibi.


cami bahçesinin demirlerine yaslanıp ürkütücü görünen cami bahçesine bakardım sık sık. insanın korkularına bu kadar yakın durması, zihnimizden hiç çıkamayan düşünceler, göğüs kafesime canavar gömdüm hırlayıp homurduyor arada.

vakti tom sawyer'dan hallice geçirirdik, akşam yemeği sonumuz olurdu.


                                              pere lachaise

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...