22 Kasım 2012 Perşembe

seyyar

bugün renkli bir sebze meyve tezgahım olsa dedim,sebzenin meyvenin renksizi yok tabi benim ki de laf, ne güzel olur. basit hayatın en basit en gerekli özneleri meyve ve sebzeler.  bir tezgahım olsaydı domatesleri yükseltirdim önce kırmızı kırmızı, sonra yanına bilumum yeşilleri, misal demet demet maydanoz,dereotu, nane daha sonrada portakalları yükseltirdim ara geçişleri de limonla yapardım.

takas günlerini geride bıraktığımız yüzyıllardan buyana ve dahi yaşamın gerekliliği hayatın kuralı alışveriş. yılla evvel kurduğum bir cümle vardı,sanırım cümle de bana ait değildi şimdi çok net hatırlamıyorum ama şöyleydi,bir elma alırsın onu parlatıp satarsın yerine iki elma alıp satarsın ve böylece ihtiyacın olan o şeyi alabilirsin artık.

ama önce satıyoruz, sonra bunun karşılığında toplum sana bir değer biçiyor, o değerin öngördüğü şekilde basit olan hayat zora girmiş oluyor.

                
                                        fikret mualla'nın renkli hayatının bir sureti.


oysa seyyar bir tezgahım olsa hiç biryere bağlı kalmadan bütün bağımlılıklardan azade sebzelerimle meyvelerimle bir sokağın bazen alt bazense üst başında, bazen de tamamen farklı bir yerde olurdum.

insan kanımca hiç bir iş yerine ait değil, mesailerde satılan akıl ve yürek devamında içinden çıkılmaz bir karmaşaya dönüşen bir yaratık yanlızca. farkında olmadan hayat sürüyor ya da başkalarının gördüğü olarak yaşamak istiyor.

bir yerde olmak, toprağa kök salmak, çoğalmak toplumun biçtiği hayatı yaşamaya mecbur olmak. rollerin, görevlerin, sorumlulukların çok çok önce dağıtıldığı bir oyun hayat, boşuna figuran değiliz.

konarlığımızı göçerliğimizi yitirdik, zamane seyyahı bile değiliz sanki. bir yere gidiyoruz  ama orayla da hemhal olamıyoruz. herşeyin uzağına düşmek modern çağın götürüsü.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...