18 Mayıs 2016 Çarşamba

Mezar

İki mezar arıyorum, ikiz bebeklere ait olması gerekiyor. Biri kız biri erkek, doğar doğmaz toprağın altına konulmuşlar. Aslında hiç doğmamışlar. Mezarında bebek ağlamaları duyan babaannemi düşünüyorum. Mezarlar arasında, insanlar arasında bağlantı kurmaya çalışıyorum.

  Kulağımda kesintisiz bir çın sesi var, kafamın içinde bir girdap başım dönüyor bu kalabalıktan.

Şehrin kalabağından kaçmak için en güvenli yer belki de mezarlık, ölüyü de diriyi de koruyor. karanlık basınca yanından yakınından geçmek istemediğimiz bir yer en nihayetinde, gündüz vakti de sıradan bir mezarlığın ziyaretçi sayısı üçü beşi geçmez. Ölülerden bir hareket beklemiyoruz, yeterince ölü olup olmamaları da sorun değil aslında, yaşamımızın bir mezarlıkta elimizden kayabilecek olması herhalde bizi bu kadar ürkütüyor. Ölü toprağını üstümüzde gezdirmediğimiz gibi, ölü toprağına basmaktan da hoşlanmıyoruz.

Benim gece veya gündüz mezarlık kayıtlarında ismi olmayan bebekleri bulmam lazım. Hiç bebek olmamış, nefes almamış bebekleri.  Gizlice yapılan bir defin töreninin kayıtları kimbilir hangi dolapların içinde küflenmiştir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...