13 Haziran 2012 Çarşamba

la mancha

yola çıkarken yanıma Don Quıjote kitabımı aldım, yıllardır kitabı okumak için uygun zaman ve mekan kolluyordum, bundan iyisi olmaz en iyisi ben bu kitaba yazıldığı topraklarda başlayayım dedim. tabi kitabı okumak için çok da zamanım olmadı, mühim olan o başlangıcı yapmış oldum sadece ama olsun kitabım bana manevi bir haz veriyordu onun yanımda olduğunu bilmek, her an okunmaya hazır bir halde duruşu gerçekten evlaydı.

yolculuğun en canalıcı kısmı toledo'dan ayrılıp la mancha bölgesinde ilerlemeye başladığımız zaman dilimiydi herhalde, asıl hedef bundan sonrası gibiydi aynı zamanda. sierra morena( esmer dağ) geçilecek ve aşağıya cordoba, sevilla, ve granada'ya doğru gidilecek. yıllardır hayalini kurduğum endülüs toprakları.



la mancha bilindiği üzre Don Quıjote'un memleketi ve yeldeğirmenleriyle ünlü bir köye sahip, bölgede bir de Don Quıjote rotası bulunuyor, rota'ya ilişkin bilgileri bölgedeki tabelalardan takip edebilirsiniz. ama zamanın orda durduğunu her giden hissedecektir herhalde, her yerde her şeyde bir kıpırtısızlık söz konusu, büyülü bir fotografın içinde ilerliyormuş hissine kapılıyorsunuz. çevredeki evlerin duvarlarında da Don Quıjote ve Rocinante siluetlerini görmek mümkün.

çok özür dileyerek bu yazıyı burda sonlandırıyorum bu sıcak istanbul gecelerinde bir masanın başında oturmak hiç kolay bir iş değil. bir de üstüne üstelik bir sinek musallat oldu, ben kendimi banyoya atıyorum ıslanmak suretiyle serinlemek eğilimindeyim. istanbul'un mahveden bu yaz sıcaklarından ve dahası yaz mevsiminden pek hazzetmediğimi daha evvel söylemiştim sanırım. kış çocuğuyum ötesi yok.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...