25 Ocak 2018 Perşembe

Bulut

Başka alemlerin rüzgarları esti bütün gün
Sisten göz gözü görmüyordu halbuki
Sarayın avlusuna kurulmuş bir alay
Dünden kalan kelimeleri çoğaltıyor

Kum tanesinden hesap soruyoruz
Dağın ardı uçtu sanki bilinmez bir engine
Ellerim yoktu, zihnim kendini kilitledi içeriye
Bir bulutun üstünden uçuruma bakıyor gözlerim

Yersiz bir cümlenin sonundayım
Zamanı kırılan ışıktan biliyorum
Bir akıntının kalbinde hesapsız kalakaldım
Ne bulut ne rüzgar bir sis sürüklüyor beni







23 Ocak 2018 Salı

Deniz

Dağlardan inen su yoluna kurulmuş
Pireli bir yatakta uyku kovalıyorum
Etrafı denizle çevrili bir köydeyim
Meydanda akşamki yüzler
Sokağın başına sinmiş bakışlarla etraftalar
Kaybolduğum köprüden bir daha geçiyorum
Yolu şaşırmıyorum bu sefer
Suların çizgisini takip ediyorum denize doğru

Güneşin ışıltısı suların üstünde
Ufka doğru her yer tuz
Dokunduğum taşlardan parmaklarıma geçiyor
Her yanım beyaz bir tabakayla örtülüyor
Pullarından damlayan ışıltı beni sarıyor

Geceler uzuyor yanıp yanıp sönerken
Denizin içinde parıltılar
Gözlerim dalıyor bir hayali tutmak istercesine
Hangi deniz terkeder kıyısını















22 Ocak 2018 Pazartesi

Düş

Dikiş yerlerinden ayrılıyor rüyalarım
Günışığı sızıyor her yana
Gecenin getirdiklerini götürüyor gün
O yüzden hep eksik kalıyor içimde
Döngüsünü tamamlayamayan düşler

Suların ışıltısında dolaştırıyorum gölgemi
Rüzgardan daha yakınım sanki yüzeye
Mesafeler, herkese uzak kırılganlıklar
Söğüt dallarının yakarışı belki
Beni çağırıyor ormanın en derinine

Bir uçuruma bakar gibi bakıyorum oysa
Yok olmak pahasına
Ormanın en kuytusu
Rüyaların başlangıç noktası







Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...